Emekli Büyükelçi Uluçevik, Türkiye’nin Ege Denizi’nde Yunanistan’a karşı yapması gerekeni açıkladı. Yunanistan ihlallerine devam ediyor

YENİÇAĞ/ ANKARA- Fatih ERBOZ

Yunanistan uluslararası antlaşmalarla hükme bağlanmış Ege Denizi’ndeki gayri askeri statüdeki adalara yönelik olarak ihlallerini sürdürmeye devam ediyor. Lozan Antlaşmasının 12’nci maddesinin Ege Denizi’ndeki adaların aidiyetini ve aynı zamanda askersizleştirilmiş statüsünü hükme bağladığını belirten Uluçevik, şunları söyledi:
“Lozan Barış Andlaşması’nın 13’üncü Maddesi’nde de 12. Madde’de Yunanistan’ın egemenliği altına konulan bütün adalar için geçerli olan genel askersizleştirme tedbirlerine ek olarak hükümler bulunmaktadır. Bu tedbirlere ek olarak Ege’de Anadolu kıyılarına çok yakın olan ve tam merkezinde yer alan Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında Yunanistan’ın uygulaması gereken askersizleştirme tedbirler üç kalem halinde sıralanmıştır. Bunlardan birincisi söz konusu adalarda hiçbir deniz üssünün kurulamaması ve yine istihkam yapılamamasıdır. Buna karşılık Türk askeri uçakları da bu adalar üzerinde uçmayacak ifadesi yer almaktadır. Üçüncü olarak da söz konusu adalarda Yunan askeri kuvvetlerinin askerlik hizmetine çağrılmış ve bulundukları yerde eğitilebilecek normal asker sayısından fazla asker olmaması gerekir. Ayrıca bunun devamında jandarma ve polis kuvvetlerinin de bütün Yunanistan’daki jandarma ve polis kuvvetlerine orantılı bir sayıda olması. Askersizleştirmenin yanında bu üç ilave tedbirde alınıyor uluslararası antlaşmalarda.”

ANTLAŞMA EMREDİCİ BİR DİL DE KULLANIYOR
İkinci Dünya savaşının ardından 1 Şubat 1947 yılında Paris Antlaşmasında da Askersizleştirme bulunduğunu kaydeden Uluçevik, “Bu antlaşmanın 14’üncü maddesi Oniki ada ile ilgilidir. Bu maddenin ikinci fıkrasına göre bu adalar askerden arındırılacak ve askerden arındırılmış olarak kalacaktır. Burada askersizleştirme ve askersizleştirilmiş terimleriyle kastedilen de açıktır. İlgili topraklarda ve karasularında tüm deniz ve askeri hava tesislerinin tahkimatı ile deniz ve hava askeri hava birimlerinin üstlenmesinin, kalıcı veya geçici olarak yerleştirilmesinin, askeri eğitim ve savaş malzemesinin üretiminin yasaklanmasıdır. Sonuçta bu antlaşma askersizleştirilmiş statü hakkında emredici bir dil kullanmıştır” diye konuştu.

YUNANİSTAN ZIMNEN İHLALİ KABUL ETTİ
Yunanistan’ın 1960’lı yıllardan itibaren antlaşmalara uymadığını ve askersizleştirmeyi ihlal ettiğini kaydeden Uluçevik, “Yunanistan 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’nin buna tepki göstermesi ve tavrını açıkça ortaya koymasının ardından koşullar değişmediği sürece ilkesini kullanmaya başladı. Ayrıca Yunanistan, iki devletin de NATO üyesi olması sebebiyle aynı savunma sistemi içerisinde olduğu bu nedenle Ege Denizi’ndeki adaların ve Oniki adanın askersizleştirilmiş statüde olmasının Türkiye’nin güvenliği ile ilgili gerekçeleri çürüttüğünü de ileri sürdü. 1993 yılında ise Yunanistan adaların askersizleştirilmiş statüsüne ilişkin çatışmanın Uluslararası Adalet Divanı’na gitmesini de engellemeye çalıştı. Divanın yargı yetkisini kabul ederken, ulusal güvenlik çıkarları ile ilgili askeri önlemlerden kaynaklı konulara ilişkin olarak Divanın zorunlu yargı yetkisine çekince koydu. Yunanistan aslında burada antlaşma hükümlerini zımnen ihlal ettiğini kabul etti” ifadelerini kullandı.

ASKERSİZLEŞTİRME STATÜSÜNÜN İHLALİ SAVAŞ SEBEBİ SAYILABİLİR
Gayrı askeri satüdeki adalara yönelik Yunanistan ihlallerinin teknolojiden de faydalanılarak günü gününe Türkiye tarafından belgelenmesinin önem taşıdığını kaydeden Uluçevik, “Bu ihlaller BM Genel Sekreterine ya da BM Güvenlik Konseyi’ne bildirilmesi faydalı olacaktır. Türkiye’nin NATO, AGİT, AB’nin bilgi ve dikkatine bu belgeleri sunması da önemlidir bana göre. Daha önce TBMM nasıl ki kara suları konusunda 6 mili kırmızıçizgi kabul etmiş, 6 mil ötesine genişleme konusunu savaş sebebi olarak kabul etmişse söz konusu adaların statülerinin ihlalini de savaş sebebi olarak ilan etmesinde fayda vardır bana göre. Yunanistan’ın antlaşmalara uymak yükümlülüğü vardır, uymuyorsa sonucuna katlanmayı göze almış demektir” diye konuştu.

Related Posts

Cem Küçük: Suriye’ye askeri müdahale kaçınılmaz

Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük, Suriye’ye yönelik yeni bir askeri müdahalenin “kaçınılmaz” olduğunu öne sürdü.

Bodrum’da ana su isale hattı patladı, yol trafiğe kapandı

Muğla Bodrum’da ana su ihalesindeki patlama nedeniyle yol trafiğe kapandı.

Erdoğan’ın yavru aslanlarına isim aranıyor

Gaziantep Doğal Yaşam Parkı, sevimli üçüz aslan yavrularıyla yeni bir heyecana ev sahipliği yapıyor. Sudan’ın eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir tarafından 2018 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye edilen “Sultan” ve “Nil” adlı aslan çiftinin dünyaya gelen yavruları, parkın yeni maskotları oldu. Yavruların isimleri ise sosyal medya üzerinden düzenlenecek bir anketle belirlenecek.

6 Şubat depremlerinde kaybettiği babasına verdiği sözü tuttu!

6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde Malatya’daki evleri yıkılan, babası Mesut Kılınçer’i kaybeden Şevval Ece Kılınçer, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavında 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasına girdi. Genç öğrenci, babasına verdiği sözü tutmanın gururunu yaşadığını söyledi.

Kaldırımda yürüyen baba oğul felaketi yaşadı: Beraber öldüler

Antalya’da sürücüsünün kontrolünü yitirdiği otomobil, kaldırımda yürüyen Yunus Tekerci (38) ile oğlu Adem Efe Tekerci’ye (8) çarptı. Kazada Tekerci ve oğlu yaşamını yitirdi.

Dünyayı tehdit eden sessiz katil: Önlem alınmazsa milyonlarca can alabilir… H. pylori nedir?

Dünya çapında mide kanseri vakalarının yüzde 76’sından sorumlu olan Helicobacter pylori (H. pylori) bakterisi, önlem alınmazsa milyonlarca can alabilir. Uzmanlar, bu bakterinin neden olduğu enfeksiyonların genellikle hazımsızlık, şişkinlik veya mide bulantısı gibi sıradan belirtilerle gizlice ilerlediğini ve mide dokusuna verdiği hasarla kansere yol açabileceğini vurguluyor.