Ataköy Baruthanesi Açılışında Konuşan İmamoğlu: “Bize Saldırıya Geçenlere Söyleyeyim: Bu Millet Size Haddinizi 31 Mart 2024’te Bildirecek”
Haber: OKTAY YILDIRIM/ Kamera: ADEM KARABAYIR
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 324 yıllık Ataköy Baruthanesi’ni restore etti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul’a ‘İBB Miras’ diye bir markayı hediye etmek değerlidir. Biz, ‘siz biz’ demeden hareket eden, insanlarına o anlamda hizmet ederken asla ve asla ayrıştırmadan hizmet eden bir ekibiz. Onun için, bize tam da bunun tersi bir biçimde saldırıya geçenlere buradan söyleyeyim: Size bu millet haddinizi 31 Mart 2024’te bildirecek. İstanbul’da bir talimatla, bir kişinin sözüyle, bir kişinin söylediğiyle her şeyi yapan bir anlayışın nasıl bu şehirden gönderildiğini, milletin hakkını koruyan, milletin hakkını muhafaza eden ve milletin hakkının önüne hiçbir şahsın bireysel haksızlığını ve hukuksuzluğunu koymadan süreç yönetmenin nasıl hakim olduğunu İstanbul’da gösterdik, yaşattık, 16 milyon insanımıza bunun tadını verdik. Bu tattan, bu millet vazgeçmeyecek. Tam gücümüzle, ‘Tam yol ileri’ diyerek yürüyeceğiz; yürümeye devam edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki; hedefe vardığımızda, bir avuç insanın mutluluğunun yerine, 16 milyon insanımızın mutluluğu ve huzuru kazanacak” dedi.
İBB, Osmanlı endüstri mirasının günümüze ulaşmayı başarmış, ancak son yıllarda kaderine terk edilmiş önemli örneklerinden 324 yıllık Ataköy Baruthanesi’ni baştan aşağı yeniledi. Kentin kültür-sanat hayatına yeni bir soluk kazandıracak alan; CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleştirilen törenin ardından kapılarını İstanbullulara açtı. Ataköy Baruthanesi açılış töreninde sırasıyla, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Oktay Özel ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
İstanbul’un tarihine ve ecdada sahip çıkmanın çok değerli olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, şunları söyledi:
“LAFLA DEĞİL, İCRAATLA YÜRÜYORUZ: Bu hem bizim insanlığımızın gereği hem de İstanbul’da yaşamanın sorumluluğu; ayrıca inancımızın da gereği. Tabi bazen bu çok lafla dönüyor, lafla anlatılıyor. Ama biz lafla değil, icraatla yürüttüğümüz bu faaliyetlerle birlikte inanılmaz şekilde, özellikle terk edilmiş, yok edilmeye bırakılmış, yüz üstü bırakılmış Osmanlı döneminin o miraslarını nasıl ihya ettiğimizi, nasıl restore ettiğimizi, iyileştirdiğimizi görüyorum. Açıkçası işte lafla dediğim şey şöyle bir durum: Eğer siz, böylesi göz önünde olan yerlerin göz göre göre harabeye dönüşmesine fırsat vermişseniz ve bunu izlemişseniz, bu gerçekten samimi bir sahip çıkış değildir. Sadece laf; hani laf ola beri gele misali söylenmiş işler, laflar. Biz, bu istismara asla ve asla izin vermeyeceğiz. Bu istismarı yapanları, o istismarlarıyla yüzleştireceğiz. Bu bir yüzleşmedir.
TOKİ, İBB’YE BIRAKMIŞ; İBB DE İLGİLENMEMİŞ: Burası daha önce İBB’yle TOKİ arasında yapılmış bir mukavele gereği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bırakılmış. Sözüm ona; burada bu sahil boyu yapılan o devasa yapılaşmaları hayata geçirirken, TOKİ’nin her şeye mahareti var. Şuradaki Osmanlı’dan bize kalan 1700’lü yılların bir imalathanesi olan bir mekanı ihya edememişsiniz, İBB’ye terk etmişsiniz. Ama İBB de ilgilenmemiş. Öyle kendi halinde durur halde bırakılmış. Dün gibi hatırlıyorum, Mahir Bey’le (Polat) mesela arkadaki serginin olduğu yere girememiştik bile. Çünkü, giriş kapısının boyunu aşacak şekilde çamura gömülmüş bir yapıydı. O bakımdan bugün geldiği noktayı, geldiği hususu bizim mümkün olduğu kadar net bir biçimde İstanbullu hemşehrilerimizin -ki ana muhatabı onlar- gözlerinin önüne getirmeleri için aleni bir biçimde sunmamız gerekiyor.
BİZ İŞ YAPIYORUZ, GÖZ BOYAMIYORUZ: Biz, iş yapıyoruz. Biz, icraat yapıyoruz. Göz boyamıyoruz. Başkalarını ayrıştırıp, bir düşmanlık sahası da asla oluşturmuyoruz. Biz burada, geçmişle geleceği buluşturuyoruz. Geçmişle geleceği buluşturan, geçmişle geleceği barıştıran, geçmişle geleceği bir arada tutan, İstanbul’un her insanını, her kitlesini buluşturmaya kaynaştırmaya gayret eden bir anlayışız biz. ‘Biz, siz’ biz demeden hareket eden, insanlarına o anlamda hizmet ederken asla ve asla ayrıştırmadan hizmet eden bir ekibiz. Onun için, bize tam da bunun tersi bir biçimde saldırıya geçenlere buradan söyleyeyim: Size bu millet haddinizi 31 Mart 2024’te bildirecek. Çok net. Yöneticiyseniz, siyasetçiyseniz, tarihimize, değerlerimize nasıl sahip çıkma sorumluluğunu yerine getirdiğinize dair işlerinize bakılır. Bu anlamda en belki de sorgulama sahasıdır bu tür icraatlarınız. İnanın o hesabı gönül rahatlığıyla verebileceğim için, çok mutluyum. İstanbul tarihinin, özellikle geçmişten bugüne gelen yapılarına yaptığımız restorasyonla ilgili hizmetlerimizde en yüksek başarıya sahip olduğumuzu görebiliyorum.
942 KÜLTÜR VARLIĞINI RESTORE ETMEK, İSTANBUL’A ‘İBB MİRAS’ DİYE BİR MARKAYI HEDİYE ETMEK DEĞERLİDİR: 942 kültür varlığını restore etmek, İstanbul’a ‘İBB Miras’ diye bir markayı hediye etmek değerlidir. Bunlar kalıcı kavramlar olmalıdır. Zaten attığımız her adım, yaptığımız her işi, sadece bir dönemin refleksi ya da bir siyasi adım olarak hiç görmedik. İstanbul’un ve İstanbullunun bir markasına dönüştürmeyi kendimize felsefe edindik. O bakımdan yaptığımız bu işlerin, böylesi bir hizmet alanının kesintisiz, İstanbul’da her daim devam etmesini de sağlayıcı bir mantaliteyi İstanbul’a kazandırmış olduk. Ecdadın bize hediyesi olan ve döneminin belki de halkçılık kavramının en değerli emarelerinden biri olan, mahallelerde, sokaklarda çeşmelerden su akıtmak, insanların evlerine erişen, su şebekesi olmayan bir şehirde insanların 200, 300, 400 yıl önce çeşmelerden aldıkları su ile hayatlarını idame ettirmelerinin bir simgesi. O çeşmeleri bizim İstanbul’a kazandırıyor olmamızla dalga geçen ve ‘Ecdada saygı şampiyonu’ diye tırnak içinde bizimle alay eden aklı, bugün buradan hafif sitemli, hafif alaylı, açıkçası tebessümle karşılıyorum. Açık söyleyeyim; bu küçük düşürme hamlesinden sonra, bugün gelinen noktada bizim ne kadar doğru bir iş yaptığımızı, bir yandan geçmişi hatırlatırken, o günlerin, o derinliğin İstanbul’a neler kattığının hissedilmesi altlığını İstanbul’a sunmamızın ne kadar değerli olduğunu, farklı kesimlerin de hissediyor olması ve ona dönük politikalar geliştiriyor olmalarını da keyifle izliyorum.
ÇOK SAYIDA OSMANLI ESERİNİ HAYATA DÖNDÜRDÜK: 5 yılda ecdadımıza ve mirasımıza dönük yaptığımız çok satır başı işler var. Kanuni Sultan Süleyman’ın portresini kazandırdık. Fatih Sultan. Mehmet’in 15. yüzyıldan orijinal portresini kazandırdık. Her ne kadar bazılarından soruşturma yesek de önemli değil. Haydarhane Cami, Seyit-i Velayet ve Assude Hanım Türbeleri… Hasanpaşa Gazhanesi, Feshane-i Amire gibi gerçekten çok sayıda Osmanlı eserini hayata döndürdük. Şu anda İstanbul’da bulunan ve dünyanın en eski tersanesi olan Haliç Tersanesi’nin nasıl bir kültür-sanat, tarih, müze ve kimlik sahasına dönüştüğünü gördüğünüzde, siz de hem mutlu olacaksınız hem de şaşıracaksınız. İnşallah Mart ayında size, oranın çok özel bir bölümünü açmış ve sunmuş olacağız. Anadolu Hisarı… Ne yazık ki uzun yıllar boyunca gözümüzün önünde kararan, siyahlaşan ve aynı zamanda bitki istilası haline dönüşen çok özel bir alan. Rumeli Hisarı’nın restorasyonu hızla devam ediyor. Yine bitirdiğimiz evler, yapılar, birçok alana sahip çıktık. Saymakla bitmez. Tam 21 ilçede, 1315 noktada tarihi eserlere yönelik rutin hizmetlerimiz de devam ediyor hem bakım hem onarım hem restorasyon. İBB markası, değerli. Emeği geçen bütün arkadaşlarıma, başta Fatih Belediye Başkanı adayı olan Mahir Polat arkadaşıma, Oktay Bey’e ve bütün arkadaşlarına hem teşekkür ediyorum hem de tebrik ediyorum. İstanbul’a güzel bir marka kazandırdılar.
AYNI KARARLILIKLA YOL YÜRÜYECEĞİZ: Buradaki en önemli prensibimiz neydi biliyor musunuz? Halka ait olan ne varsa, halka bunu vermek, halka sunmak, halkın kullanımına açmak. Bu bir kararlılık gerektiriyordu. O kararlılık bizde vardı. Halka ait olanı, halkın kullanımına açmamızı önlemek için karşımıza çıkan engellerle, son derece yüksek seviyede mücadele verdik. Bundan sonra da aynı kararlılıkla yol yürüyeceğimizi bilmenizi istiyorum. İstanbul’un göz bebeği olan noktalarda birçok işgal alanına hem de bizimle oturup, insani ölçekte bu muhabbeti yapan, karşılılı anlayış çerçevesinde onlara ne yaptığımızı ve ne yapmak istediğimizi anlattığımızda saygı gösteren, en az yüzde 70-80 noktada uzlaşıyla bu tür alanları temizledik. Bu noktada Emirgan’ı Sarıyer Belediye Başkanımız bilir. Orada esnafla oturup, konuşup bir çözüme kavuşturduğumuz, baktığınızda yukarıdan aşağıya denizi göremediğiniz bir noktada şimdi muazzam bir teras alanı oluştu. Bu ve benzeri alanları uzlaşarak, insanlara neyi yaptığımızı anlatarak, çözdük.
BU TATTAN, BU MİLLET VAZGEÇMEYECEK: Ama örneğin Üsküdar sahilinde, ‘Hayır ben kanunla değil, kanunsuzlukla önünü keseceğim’ ya da ‘Buna müsaade etmeyeceğim, vandalizmle engel olmaya çalışacağım’ diyenlerin karşısında, milletin hakkını koruyan, devletin gücünü gösterdik, göstermeye devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ha şunu da yaşadık. Buna engel olmak isteyen aklın, bir bakanlığın, bir büfeyi yıkacağımız noktada ya da bir mülki idarenin oraya polisi yığarak, kanunen yıkmamız gereken sahanın önüne polisle barikat oluşturmalarını da yaşadık. Daha ilerisini yaşadık. Bir gecede, o yıkacağımız barakaların ya da usulsüz kurulan büfenin ya da restoranın bir gecede imarsız sahanın hem de Boğaz’ın dibindeki bir yerin imarlı hale dönüştürmesi için, alelacele bakanlıkta imar yapma çalışmalarını da yaşadık. Şimdi tam da ne anlatıyorum biliyor musunuz? İstanbul’da bir talimatla, bir kişinin sözüyle, bir kişinin söylediğiyle her şeyi yapan bir anlayışın nasıl bu şehirden gönderildiğini, milletin hakkını koruyan, milletin hakkını muhafaza eden ve milletin hakkının önüne hiçbir şahsın bireysel haksızlığını ve hukuksuzluğunu koymadan süreç yönetmenin nasıl hakim olduğunu İstanbul’da gösterdik, yaşattık, 16 milyon insanımıza bunun tadını verdik. Bu tattan, bu millet vazgeçmeyecek.
BİR AVUÇ İNSANIN MUTLULUĞUNUN YERİNE, 16 MİLYON İNSANIMIZIN MUTLULUĞU VE HUZURU KAZANACAK: Sonuna kadar, hızımızı artırarak, İstanbul’u güzelleştirerek, İstanbul’un bütçesine ahlaklı bir şekilde yöneterek, bereketine bereket katarak, İstanbul’un bu tarz unutulmuş ecdat yadigarlarını hayata kazandırarak, buralar sayesinde insanımıza, çocuklarımıza, gençlerimize kadınlara, herkese mutluluk aşılayan, huzur aşılayan alanları var ederek, tam gücümüzle, ‘Tam yol ileri’ diyerek yürüyeceğiz; yürümeye devam edeceğiz. Tam gücümüzle göreceksiniz; asla eğilip bükülmeden, dosdoğru yürüyeceğiz, dimdik yürüyeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki; hedefe vardığımızda, bir avuç insanın mutluluğunun yerine, 16 milyon insanımızın mutluluğu ve huzuru kazanacak. Bakırköy Baruthanesi, bu moral anlarından birisidir. Ataköy Baruthanesi’nin, Bakırköy’ümüze keyifli günler yaşatmasını diliyorum. Şimdi hemen karşımızda olduğu için söyleyeceğim: Mart ayında, fazla değil, 2 ay sonra, Ataköy-İkitelli metromuzun da burada açılışını hep birlikte yapmak dileğiyle…”
ÇELİK’TEN İMAMOĞLU’NA “HİZMET” TEŞEKKÜRÜ
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de kurdele kesimi öncesinde yaptığı kısa konuşmada, İmamoğlu öncesindeki İstanbul’un kaderine terkedilmiş bir kent olduğuna vurgu yaptı. “İstanbul’un birçok alanında, metro inşaatlarının çukurları uzun yıllar kazılmış ve o şekilde bekliyordu” diyen Çelik, şunları söyledi:
“Birçok spor tesisinin çukurları kazılmış, o şekilde bekliyordu. 2019’dan sonra, hızlı bir biçimde hem metro yatırımları harekete geçirildi hem o spor tesisleri inşa edildi hem de İstanbul’un kültür varlıkları, bu şekilde yaşam alanlarına dönüştürülüyor. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na, İstanbul’a hizmetlerinden dolayı sonsuz ve yürekten teşekkür ediyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun.”
Konuşmaların ardından Kılıç, Çelik, İmamoğlu, CHP PM üyeleri Berker Esen, Mahir Yüksel, Turgay Özcan, Cem Aydın, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ile CHP Fatih Belediye Başkan adayı Mahir Polat tarafından kesilen kurdele ile Ataköy Baruthanesi resmen İstanbulluların hizmetine girmiş oldu.